En Yaygın Cilt Problemleri Nelerdir?
10-03-2023
22:16
Cilt hastalıkları, ciddi sonuçları olmadıkça genellikle gözden kaçar. Yetişkinlerde en sık görülen cilt hastalıklarından bazıları kızarıklık, kaşıntı, yanma veya diğer semptomlar olarak kendini gösterir. Yetişkinlerde sık görülen 7 cilt hastalığı şunlardır;
Bunlar en yaygın cilt problemlerinden sadece birkaçıdır. Herhangi bir cilt problemi yaşıyorsanız, doğru bir teşhis sağlayabilecekleri ve uygun tedaviyi önerebilecekleri için bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.
1) Akne
Bu, kıl köklerinin yağ ve ölü deri hücreleriyle tıkanarak sivilce, siyah nokta ve beyaz noktaların oluşmasına neden olduğu bir durumdur. Akne, saç folikülü, kıl şaftı ve yağ bezinden oluşan pilosebase birimin kronik inflamatuar hastalığıdır. Dünya çapında en yaygın dermatolojik hastalıklardan biridir. Akne, ergenlikte görülmeye başlar uzun süre epizodik olarak devam edebilir. Aknenin psikolojik etkisi genellikle önemlidir. Büyük ölçüde hafife alınır. Mesleki ve kişisel yaşamdaki stres, özellikle kaygı, uyku kalitesi ve hastalığa yatkınlık ile ilişkilidir. Genetik ve hormonal faktörlerin etkisiyle bazı durumlarda yıllarca süren idame tedavisi (hastalığın tekrarını önlemek için düzenli olarak yapılması gereken tedaviler) gerekebilir. Aknenin önlenmesi için altta yatan başka hastalıklar elemine edilmelidir. Yaşam tarzı faktörleri gibi değiştirilebilir risk faktörlerinin de ortadan kaldırılması ile başarılı tedavi mümkün olur. Tedavide topikal retinoidler ve antibiyotikler ve sistemik izotretinoin, antibiyotikler, hormonal preparatlar ajanlar kullanılmaktadır. Tedavinin uzun vadeli hedefi sivilce izlerinin oluşumunu engellemektir. İntralezyonel kortikosteroidler, derin inflamatuar nodüllerin hızlı tedavisinde etkilidir. Mekanik prosedürler örneğin, komedon ekstraksiyonu, dağlama, mikro iğneleme tedaviye yardımcı olarak kullanılır. Tıpkı kimyasal peeling gibi enflamatuar olmayan lezyonları azaltmak ve atrofik yaraları iyileştirmek için kullanıldığı için akne tedavisinde kullanılabilir. Akne hastalarının sabun içermeyen hafif temizleyiciler, komedojenik olmayan, yağsız nemlendiriciler ve güneş kremleri kullanmaları önerilmektedir.
2) Egzama
Tıbbi ismi Seboreik dermatit halk arasında Egzama olarak da bilinir. Derinin kızarmasına, kaşınmasına ve iltihaplanmasına neden olan kronik bir durumdur. Vücudun herhangi bir yerinde görünebilir, ancak en sık eller, ayaklar, yüz ve dizlerin arkasında bulunur. Seboreik dermatit, pullanma, kızarıklık ve kaşıntı ile karakterize tekrarlayan inflamatuar bir deri hastalığıdır. Yaygın bir deri organizması olan Malassezia maya cinsinin seboreik dermatit gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Seboreik dermatit tanısı, lezyonların yeri ve görünümüne göre klinik olarak konur. En sık 20-50 yaş ve üstü erişkinlerde görülür. Erkeklerde daha sık görülür. Parkinson hastalığı, yüz felci ve bağışıklığı baskılanmış hastalarda (HIV/AIDS ve kalp nakli) hastalarda daha sık görülür. Bazı beslenme eksikliklerinde (çinko, niasin ve piridoksin eksiklikleri) seboreik dermatit benzeri lezyonlar görülebilir. Sebum (yağ) üretiminin yüksek olduğu cilt bölgeleri en çok kafa derisi, yüz (kaşlar, glabella, nazolabial kıvrımlar, sakal, dış kulak yolu, kulak arkası), ön gövde (sternum öncesi bölge) ve vücut kıvrımları gibi etkilenir. Seboreik dermatit tedavisi, hastalığın semptomlarını hafifletmeyi amaçlar. Kaşıntı ve kızarıklık gibi semptomların giderilmesini ve uzun süreli tedavi ile iyilik halinin korunmasını amaçlar. En sık kullanılan tedaviler topikal antifungaller ve antiinflamatuar ajanlardır. Potansiyel yan etkileri nedeniyle topikal kortikosteroidler ve kalsinörin inhibitörleri gibi antiinflamatuar ajanlar sadece kısa süreler için kullanılır. Diğer yaygın tedaviler arasında salisilik asit, selenyum sülfit, gliserin, benzoil peroksit, aloe vera ve krem veya jel formundaki diğer maddeler bulunur.
3) Sedef Hastalığı
Sedef hastalığı, derinin kalın, kırmızı ve pul pul olmasına neden olan kronik bir otoimmün durumdur. Vücudun herhangi bir yerinde oluşabilir, ancak en sık kafa derisi, dirsekler ve dizlerde bulunur. Her yaşta ortaya çıkabilen ve ömür boyu süren sedef hastalığı, sadece cildi değil hastanın tüm hayatını etkiler. Hem bağışıklık sistemi hem de genetik yatkınlık ile ilgili olan sedef hastalığını birçok çevresel faktör tetikleyebilir. Hastalığın türleri arasında yer alan "eritrodermik" ve "püstüler" sedef hastalığı hastaların yaşam kalitesini etkilemekle birlikte yaşamı tehdit eden bir duruma da yol açabilmektedir. Kesin bir tedavisi olmayan sedef hastalığının belirtileri uygun yöntemlerle kontrol altına alınabilmekte ve uzun süreli iyilik sağlanabilmektedir. Tıbbi terminolojide sedef hastalığı olarak adlandırılan sedef hastalığı, teşhis konulduktan sonra ataklar halinde ilerleyen ve ömür boyu süren bir deri hastalığıdır. Sedef hastalığının ana sebebi genellikle genetik yatkınlıktır. Fakat hastalığı yaşam koşulları, ağır stres, hava kirliliği, beslenme alışkanlıkları, aşırı alkol tüketimi, sigara kullanımı, güneş, aspirin, kortizon ve lityum bazı ilaçlar psikolojik travmalar veya bakteriyel enfeksiyonlar gibi pek çok faktör hastalığı tetikleyebilir. Sedef hastalığının klasik semptomu, üzerinde hastalığa adını veren sedef rengi pulların bulunduğu, genellikle normal deriden keskin bir sınırla ayrılmış, değişen boyutlarda kırmızı plaklardır. Zaman zaman bu bölgelerde kaşıntı ve ağrı da olabilir. Hastalıktan en çok kafa derisi, dizler, dirsekler ve kalçalar etkilense de vücudun her yerinde görülebilir. Toplumda görülme oranı %1-3 arasında olan sedef hastalığı alevlenme ve iyileşme dönemleri ile seyreder. Bu fazların ne kadar süreceği hastadan hastaya değişir. Hastalığın iyileşme süreci yıllar alabilirken bazı kişilerde 2-3 ayı bulabilmektedir. Ne zaman alevlenme sürecine girdiği belli olmayan sedef hastalığının şiddeti ve belirtileri kişiden kişiye değişir. Zaman içinde aynı kişide bile değişiklik gösterebilir.
4) Rosacea
Rozasea, halk arasında bilinen ismi ile gül hastalığı yüzde kızarıklık, kızarma ve şişliklere neden olan kronik bir cilt rahatsızlığıdır. Ayrıca göz tahrişine ve cildin kalınlaşmasına neden olabilir. Rosacea, hastalar için çok rahatsız edici olan, yaygın, ömür boyu süren enflamatuar bir cilt rahatsızlığıdır. Çeşitli çevresel ve endojen (dahili olarak genetik ve stresle ilgili) faktörlerin nörovasküler ve immünolojik mekanizmaları uyardığı bilinmektedir. Kesin neden hala araştırılmaktadır. Rosacea esas olarak yüzün orta yarısını etkiler. Tipik olarak hastalık 30 yaşından sonra ortaya çıkar. Kadınlarda daha sık görülürken, erkeklerde rinofima (burun büyümesi) daha sık görülür. Açık tenli kişilerde hastalık daha sık görülür. Rosacea'nın klinik seyri alevlenmelerle karakterizedir ve genellikle alevlenme ve iyileşme dönemleri arasında dalgalanır. Rozaseada kızarıklık, ince damar yapıları ve şişlik hastaların yaşadığı başlıca problemlerdir. Hasta bu semptomlardan bir veya birkaçıyla başvurabilir. Hasta asemptomatik olabilir veya yanma, batma, kaşıntı ve kuruluktan şikayet edebilir. Güneşe maruz kalmadan, alkollü içecekler ile baharatlı yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Hastalık kronik olduğu ve epizotlar halinde ilerlediği için hastalar genellikle geleneksel tedavilerden memnun kalmazlar. Rozaseanın farklı klinik alt tipleri olduğu için tedavi yaklaşımları hastalığın şiddeti, yaşam kalitesine etkisi, tetikleyici faktörler ve hasta uyumuna göre bireyselleştirilmelidir. Tüm hastalara nazik yüz temizliği, cilt tipine uygun nemlendiricilerin kullanımı, tetikleyici faktörlerden (stres yönetimi dahil) kaçınılması ve SPF 50+ güneş kremi kullanımı önerilir. Mezoterapi ve lazer sistemleri önemli tedavi avantajları sunmaktadır. Ortalama 3-4 hafta arayla 3 lazer seansı ile damarlarda azalma gözlenir.
5) Siğil
Siğiller, bir virüsün neden olduğu ciltte küçük, kabarık şişliklerdir. Vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilirler, ancak en sık ellerde ve ayaklarda bulunurlar. Siğiller en yaygın cilt hastalıkları arasındadır. Çoğunlukla çocukları ve ergenleri etkileyen siğiller her yaşta ortaya çıkabilir. Siğillere HPV virüsü neden olur ve bulaşıcı olduğu bilinmektedir. Verrue, yani siğil grubu hastalıklar, HPV virüslerinin neden olduğu, iyi huylu epitel artışı ve keratin artışı ile görülen yaygın deri enfeksiyonlarıdır. Oluşma süresi birkaç haftadan bir yıla kadar değişebilir. Klinik tablo kişinin HPV tipine, anatomik bölgesine ve bağışıklık durumuna göre değişir. Siğilleri olan hastalar genellikle sağlıklıdır. Ancak bağışıklık sistemi ile hastalığın ortaya çıkması arasında bir ilişki vardır. Siğillerin, bağışıklık sistemini baskılayan hastalığı olan veya kortizon ve organ nakli gibi bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar alan kişilerde ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir.
6) Kurdeşen
Kurdeşen, genellikle alerjik bir reaksiyonun neden olduğu ciltte kırmızı, kaşıntılı, kabarık şişliklerdir. Ürtiker olarak da bilinen kurdeşen, cilt yüzeyinde kabarcıklar, kırmızı noktalar ve etkilenen bölgede kaşıntı gibi semptomlarla kendini çeşitli şekillerde gösteren bir cilt rahatsızlığıdır. Kırmızı lekeler ciltte geniş bir alana yayılabilir ve boyutları değişebilir. Bazen bu noktalar birkaç milimetre veya birkaç santimetre büyüklüğünde olsalar bile birleşerek büyüyebilirler. Deri yüzeyindeki belirtiler 24 saat içinde ortaya çıkabilir ve kaybolabilir. Ürtiker kişiden kişiye bulaşmaz. Bazı durumlarda kızarıklık ve şişlik altı hafta hatta yıllarca sürebilir. Bu, durumun kronik olduğunu gösterebilir. Bu durum yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemekle birlikte etkilenenlerin günlük yaşamlarına da engel teşkil etmektedir. Hastalığın kronik vakalarında bu durum oldukça rahatsız edicidir. Semptomların etkilerini azaltmak için doktor gözetiminde antihistaminikler ve kaşıntı önleyici ilaçlar kullanılabilir.
7) Uçuk
Uçuklara herpes simpleks virüsü neden olur ve dudakların üzerinde veya çevresinde küçük, ağrılı kabarcıklarla karakterize edilir. Uçuklara neden olan en yaygın virüs, herpes simpleks virüsü tip 1'dir. Virüs, öpüşme veya yemek kaplarını ve havluları paylaşma yoluyla bulaşabilir. Herpes simpleks virüsü vücuttan tamamen atılamaz ancak uzun süre hareketsiz kalabilir. Herpes vakaları 2 haftadan uzun sürmez. Güneş, rüzgar, grip, soğuk algınlığı ve bazı hastalıklar veya zayıf bir bağışıklık sistemi sebebi ile herpes simpleks virüsü uçuğa neden olabilir. Herpes simpleks virüsü vücuda girdiğinde herpes salgınlarına neden olabilir. Güneş, soğuk rüzgar, soğuk algınlığı ve bazı hastalıklar veya zayıf bir bağışıklık sistemi, herpes simpleks virüsünün herpes'e neden olmasına neden olabilir. Bazı kişilerde ilk atakta hiçbir belirti görülmezken, bazı kişilerde grip benzeri belirtiler ve ağız içi ve çevresinde yaralar görülür. Genellikle herpesin göründüğü bölgede karıncalanma ve ağrı, büyüyen, patlayan ve ardından dudaklarda ve ağızda kabuk oluşturan küçük kabarcıklar, kaşıntı, kuruluk ve tahriş ve ağızda ağrı görülebilir. Doktorunuz genellikle yarayı inceleyerek uçuğu teşhis eder. Teşhis net değilse, doktorunuz yaradan bir pamuklu çubukla örnek alıp mikroskop altında inceleyerek tanı koyabilir.